Merhaba sevgili tarih
dostları bugünkü yazımızın konusunu Çardak Han oluşturuyor. Çardak han, Denizli
ilinin Çardak ilçesinin Saray mahallesinde yer alır ve ‘‘Hanbad, Hanabad veya
Çardak Han’’ adlarıyla bilir.
Çardak Hanın giriş
kapısının üzerindeki iki yanında bulunan aslan heykelleri arasındaki
kervansarayın kitabesinde yapının Türkiye Selçuklu Devleti Hükümdarı Sultan I.
Alâeddin Keykubad zamanında, Esedüddin Ayaz bin Abdullah Eş- Şihabi tarafından
hicri 627(Ramazan), miladi 1230 Temmuz-Ağustos tarihinde inşa ettirildiği
anlaşılmaktadır.
Çardak han, Arapça yedi
satırlık kitabesinde ‘‘Ribat’’ olarak geçmektedir. Kitabenin günümüz Türkçesinde
karşılığı şu şekildedir:
‘‘Bu Ribatın yapılması, dostumuz ve efendimiz,adil
sultan, din ve dünyanın en büyüğü, fetih babası, müminlerin emiri, Keyhüsrev
oğlu, Keykubad zamanında emredilmiştir. Şerefli kulların en küçüğü, mevlana,
din, devlet ve milletin olgunu Abdullah Şihabi oğlu Ayaz (tarafından) altı yüz
yirmi yedi yılı, muazzam Ramazan
ayında’’(yaptırılmıştır).
Çardak han, iç süslemeleri bakımından da
kendisinden söz ettiriyor. Hana girdiğimizde sağ taraftaki duvarlar üzerindeki
kabartmaları görür görmez hayran oluyoruz. Kabartmalarda İnsana benzeyen bir
boğa başı, balık figürü ve insan başı bulunuyor. Bolluk ve bereketin sembolü
olan balık figürünün detayları ise işte bu gerçek sanat dedirtecek
güzelliktedir.
Çardak han içerisinde
gezerken önümüze bir çukur çıkıyor. Bu da neyin nesi? Diye kendi kendimize soruyoruz
ve sonradan öğreniyoruz ki; güzel memleketimin çalışmadan para kazanıp zengin
olma hayalleri kuran kendilerine defineci denen tarihi eser fareleri gene iş
başında…
Medeniyetin unutturduğu
Çardak han bugün bakımsızlıktan yıkılıyor. Ve hiçbir yetkili gereğini yapmıyor.
Aslında yıkılanın, değerlerimiz olduğu gerçeğini ne zaman göreceğiz?
Çardak hanı arkamızda bırakıp uzaklaşırken keşke
böyle olmasaymış diye hayıflanmak yerine; Çardak han için restorasyon yapılmalı
bunu yetkililere iletmeliyim diye kendime görev addediyorum. Sonra İçimden
güçlü bir ses yükseliyor ve diyor ki:
Türkiye’de bana bir tane
doğru düzgün yapılmış restorasyon çalışması göstersene
Yazıma burada son verirken
iç sesime hak veriyor ve medeni dünyaya! dönüyorum.
Paylaşımınızı okudum ve begendim. Bu tarz yapıların da bir zamanlar medeniyetin var olduğu yerler olarak bilmemiz gerekir. Bilindiği üzere bazı eserler halen kullanılmakta çoğuda viran halde bulunmakta. Anlattığınız han da bunlara örnek. Restarasyon faaliyetine girişilmeli; lakin kültür bakanlığının bu yönde yaptıkları çalışmaların sonucu biz tarih severler için üzücü, diğer kesim için mizaha dönüşe biliyor. İleriki zamanlarda da bu tarz paylaşımlarda bulunmanız dileğiyle hoşçakalın , iyi çalışmalar.
YanıtlaSilÖncelikle iyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Unutulmuş tarihi mekanları ve buna dair yazılarımı elimden geldiğince paylaşacağımı bilmenizi isterim.Blogu takip etmeye devam edin...
YanıtlaSil