Bayrak Şairi Arif Nihat Asya'yı ölümünün
41.yıldönümünde saygı ile anıyoruz...
5 Ocak 2016 Salı
4 Ocak 2016 Pazartesi
Betik Tanıtımı: Ortaçağda Entelektüeller
1.Baskı - 1994
Merhaba kitap kurtları!
Bu yazımda sizlere Fransız tarihçi Jacques Le Goff’un kaleminden çıkan, özgün
adının ‘‘Les Intellectuels au moyen âge’’olduğu ve Türkçemize Fransızcadan çevirisi
Mehmet Ali Kılıçbay tarafından yapılarak, ‘‘Ortaçağda Entelektüeller’’ adı
altında Ayrıntı Yayınları tarafından basılan bu betiği tanıtmaya çalışacağım.
Öncelikle bu betik sıradan
bir okura hitap etmiyor. Sadece Ortaçağ’a ilgisi olan okura hitap etse de bu betik,
akademik bir üslup ile kaleme alındığı için ilgili okur tarafından bile anlaşılmasında
güçlükler çekiliyor.
Betiğin konusu, adından
da anlaşılacağı üzere Ortaçağda entelektüeller ve üniversitelerin oluşmaya
başlamasıdır. Betikte Ortaçağ dönemindeki entelektüellerin yaşamı, bilim
uğrunda katlandıkları cefalar ve üniversitelerin kuruluş sürecindeki zorluklar
ayrıntılı olarak incelenmiş olup adeta okuru Ortaçağ havasına sokup entelektüel
mücadeleye davet etmektedir.
Betikte birbirinden
farklı konularda Ortaçağın bakış açısı ve bu bakış açısının zamanla değişim
süreci başarılı bir biçimde irdelenmiştir.
Betiğin bence en dikkat
çekici yeri, çevirmenler bölümünde geçen Cluny Tarikatı’nın meşhur başrahibi Pierre’nin
Müslümanları askeri alanda değil de entelektüel alanda yenmek fikrini ortaya
attığı bölümdür. Başrahip Pierre bu fikri doğrultusunda Kur'an-ı Kerim’in çevirisini
yapmak için bir kurul oluşturması, Müslümanları yenmek için, ‘‘Onların
öğretilerini çürütmek için bu öğretiyi tanımak gerekir’ düşüncesiyle hareket
etmesidir.
Betik, Ortaçağda biz
Müslümanlara Hristiyanların bakış açısını göstermesi bakımından ayrıca bir önem
arz etmektedir.
Betikle ilgili
yorumlarınızı bekliyorum
İyi Okumalar...
2 Ocak 2016 Cumartesi
Çift Kollu İran Yayı ve Deli Hüseyin Paşa
Resim: Deli Hüseyin Paşa’nın kurduğu çift kollu İran Yayı,
TSM Env.No.1/5
Merhaba, Geleneksel
Türk Okçuluğu’na gönül vermiş Kapâdekeşler ya da bir başka ifadeyle Kemankeş
adayları. Kusura bakmayın sizlere Kemankeş demiyorum çünkü siz de iyi
bilirisiniz ki Kemankeş ünvanını almak öyle kolay değildir. Osmanlı Devleti
zamanında Kemankeş olabilmek için en az 900 geze yani 594metreye ok atamayanlar
bu ünvanı alamazlardı. Şimdi ise eline ok ile yay alan herkes kendini dev
aynasında görüp; isminin önüne kemankeş sıfatını alıveriyor. Keşke bu kadarla
kalsa! Güzel yurdum 50 metreye ok düşüremeyen Tozkoparanlarla doldu.
Kısa bir serzenişte
bulunduktan sonra asıl konumuza geri dönelim. Bu yazımda sizlere İran Sarayından,
Osmanlı Sarayına yollanan çift kollu ve çok sert bir İran yayı ile Deli Hüseyin
Paşa’nın hikâyesini aktaracağım. Bu tarihi olay hakkında tarihçi Naima’nın
yazdıkların bakalım. Naima Efendi bizlere olayı şöyle anlatıyor:[1]
Sultan IV. Murad
devrinde, İran’dan gelen bir elçi , ‘‘izhar-ı hüner için’’ kurulmuş bir yay
getirerek , ‘‘Bu yayın kirişini çıkardup yine kurmağa kaadir bir pehlüvan
Memalik-i Osmaniyye’de bulunur mu ?’’ diye Saray’a arz eder. İstanbul’un
‘‘namdar ve zor – aver’’ pehlivanları, değil yayı bozup kurmak, kirişini bile
çekemezler. Yay, darussaade ağasının odasına konulur. Ağanın odasına hizmet
eden baltacı Deli Hüseyin, olaydan habersiz, bir gün ocağa odun getirdikde yayı
eline alır; kepadevari çekib dururken ağanın geldiğini işitdip bırakıp kaçar.
Ağa yaya kimin dokunduğunu soruşturdukda, Deli Hüseyin yaka-paça getirilen. Ağa
‘‘Çek imdi göreyim’’ dedikde, yayı alıb kepade misal beş- on kere çeker. Hüseyin’i giydirip huzura
çıkarırlar. ‘‘Huzur-ı Hümayuna varub keman-ı mezburu çeküb izhar-ı hüner idüp
mazhar-ı tahsin olduktan sonra Acem elçisi muvacehesinde keman-ı mezburu
kepadevari çekerek zor –ı bazu ile şikest idüb parçaların elçi önünde vaz
itdükde Padişah-ı Cihan ‘ın meserretlerine elçinin infial ve hacaletine sebeb olmuştur.’’
Bu olaydan epey sonra Deli Hüseyin Vezirliğe kadar yükselmiştir. Fakat dönemin kaynakları Deli Hüseyin Paşa'nın Abaza isyanına karıştığı için katlolunduğunu yazmaktadır.
Günümüzde bu yay Topkapı Sarayı Müzesi Silahlar Koleksiyonunda sergilenmektedir.
DESTEK OL!
OKU, BEĞEN VE PAYLAŞ
[1] Naima
Tarihi, İstanbul,1283,C.VI,s.399-401;Ünsal Yücel, ‘‘Türk Okçuluğu’’, Atatürk
Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 1.Baskı , Ankara,1999,s.53
1 Ocak 2016 Cuma
Betik Tanıtımı:Bozkırın Efendileri - Türkmenler Üzerine Makaleler
1.Baskı: Ekim
2009
|
2.Baskı: Şubat 2015
Merhaba kitap kurtları!
Bu yazımda sizlere tarihçi Prof. Dr. Tufan Gündüz’ün uzun araştırmalarına
dayanarak kaleminden çıkan ve Yeditepe Yayınevi tarafından basılan ;‘‘Bozkırın
Efendileri: Türkmenler Üzerine Makaleler’’ adlı betiğini tanıtacağım.
Bu betik yazarın 12 adet birbirini tamamlayan
makalelerinden oluşuyor. Kitabın içeriği, adından da anlaşıldığı üzerine
Türkmenleri konu ediniyor. Türkmenlerin (Oğuzların) kim olduklarını; tarih
sahnesine nasıl çıktıklarını, hangi devletleri kurduklarını ve Anadolu topraklarında
hangi Türkmen aşiretinin nereye yerleştiğini belgelerle açıklayan yazar; sade, anlaşılır
ve akıcı bir üslupla kaleme aldığı bu betiği elinizden bırakamayacaksınız.
Betikle ilgili yorumlarınızı bekliyorum.
İyi Okumalar...