Türkiye'nin en iyi kitapları Kitapkurtları tarafından seçiliyor! Sen de Bozkır Öyküleri için oy ver! https://www.kitapyurdu.com/index.php?route=information/information&information_id=39&list_id=1713&is_link=1&product_id=657414
25 Şubat 2024 Pazar
Türkiye Okur Ödülleri
https://www.kitapyurdu.com/kitap/bozkir-oykuleri/657414.html&filter_name=bozkir+oykuleri
26 Ağustos 2023 Cumartesi
Bozkır Öyküleri
"Bozkır öyküleri" adlı betiğim Kutlu Yayınevi'nden çıktı. Bu kutlu günde kutlu bir haber.
Ben betik bitidim kaya teŋriken kutlug bolsun.
Kutlu Yayınevi çalışanlarına teşekkür ederim.
Satın almak için:
https://kutluyayinevi.com/magaza/urun/bozkir-oykuleri-erdal-yildirim/
16 Kasım 2016 Çarşamba
ARİF NİHAT ASYA - ÇOCUK VE AĞAÇ
Çocuk,
çok sevdi ağacı...
Verirdi
ona, her kış
Çiçekleri
olaydı!
Ağaç,
çok sevdi çoçuğu...
Öperdi
altın saçlarından
Dudakları
olaydı!
Ve
ona öptürmek için,
Eğilirdi
yerlere kadar;
Yanakları
olaydı!
Dökerdi
önüne hepsini
Gümüşten,
altından, sedeften
Oyuncakları
olaydı!
Ve
çoçuk gittikten sonra,
Böyle
kalır mıydı ağaç?
Ne
olurdu onun da
Bacakları
olaydı,
Ayakları
olaydı!
Arif Nihat Asya
12 Kasım 2016 Cumartesi
HÜSEYİN NİHAL ATSIZ - GERİ GELEN MEKTUP
Ruhun
mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan,kendini gizler mi alevden?
Sen istedin,ondan bu gönül zorla tutuştu..
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan,kendini gizler mi alevden?
Sen istedin,ondan bu gönül zorla tutuştu..
Gün
senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…
Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…
Ey
sen ki, kul ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki, gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Ey sen ki, gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki
azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki, birer parçasıdır senden ilah’ın,
Gözler ki, senin en katı zulmün ve silahın,
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki, birer parçasıdır senden ilah’ın,
Gözler ki, senin en katı zulmün ve silahın,
Vur
şanlı silahınla,gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki,yapılmış dişi kaplanla hüzünden…
Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki,yapılmış dişi kaplanla hüzünden…
Hasret
sana,ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret
çekerek uğruna ölmek kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı..
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı..
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala
yaşıyor gizlenerek ruhuma “Kaabil”,
İmkanı bulunsaydı, bütün ömre mukabil
Sirretmeye elden seni, bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
İmkanı bulunsaydı, bütün ömre mukabil
Sirretmeye elden seni, bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı
yüzün Tanrı’yı kıskandırıyordur,
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik…
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik…
H.N.ATSIZ
Fuzuli - Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı
Hâsılım yok ser-i
kûyunda belâdan gayrı
Garazım yok reh-i
aşkında fenâdan gayrı
Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan
yele ver
Oda yanmış kuru
cisminde hevâdan gayrı
Perde çek çehreme hicran günü ey
kanlu sirişk
Ki gözüm görmeye ol mâhlikadan gayrı
Yetti bi-kesliğim ol gayete kim çevremde
Kimse yok çizgine
gird-âb-ı belâdan gayrı
Bozma ey mevc gözüm yaşı habâbın ki
bu seyı
Komadı hiç imâret bu binadan gayrı
Ne açar kimse kapım
bâd-i sebâdan gayrı
Bez-mi aşk içre
Fuzuli nice âh eylemeyem
Ne temettu' bulunur
neyde sadâdan gayrı
FUZULİ
9 Kasım 2016 Çarşamba
Betik Tanıtımı : Güvercinci Keloğlan
1.Baskı - Mayıs 2014
Merhaba sevgili kitap
kurtları, bu yazımda sizlere aslen Azerbaycan Türkü olan yazar Samed Behrengi
tarafından kaleme alınan, Ramin Cabbarlı , Türkan Urumlu tarafından Türkçe ’ye çevrilen
ve Kaynak Yayınları’nca basılan ‘‘Güvercinci Keloğlan’’ adlı betiğini tanıtmaya
çalışacağım.
Betik tanıtım
yazılarımın çoğunda yetişkinlere yönelik betiklere yer vermiştim. Fakat bu
yazımda ilk olarak bir çocuk betiğine yer vermek istiyorum. Yazılarımın çoğunu
her ne kadar yetişkinler okusa da birkaç okuyucumdan gelen ‘‘Çocuklarımız için
de betik tanıtımı yapmanı istiyoruz’’
şeklindeki ricaları üzerine uzun bir araştırmadan sonra bu betiği tanıtmaya
karar verdim.
Betiğimiz, Güvercinci
Keloğlan adıyla anılan; garip bir anası, kara bir keçisi ve on beş kadar
güvercininden başka hiçbir şeyi olmayan kel delikanlının başından geçen
olayları konu edinmiştir.
Güvercinci Keloğlan her
gün sabahları işlerini bitirir ve ardından evlerinin çatısına çıkar
güvercinlerini uçururmuş. Masal bu ya! Güvercinci Keloğlan’ın evlerinin tam
karşısında Padişah’ın sarayı varmış ve bu saraydan Güvercinci Keloğlanı gören Padişah’ın
güzeller güzeli kızı, Güvercinci Keloğlanı âşık olmuş…
Bakalım
bu aşk Güvercinci Keloğlanın başına ne dertler açmış. Masalın devamını betikten
okumanız dileklerimle…
9 Ağustos 2016 Salı
Betik Tanıtımı : Beyaz Zambaklar Ülkesinde
1.Baskı - Şubat 2016
Merhaba sevgili kitap
kurtları, bu yazımda sizlere Rus yazar Grigory Petrov tarafından kaleme alınan,
İsmail Fatih Ceylan tarafından Türkçe ’ye çevrilen ve Yediveren Yayınları’nca
basılan ‘‘Beyaz Zambaklar Ülkesinde’’ adlı betiğini tanıtmaya çalışacağım.
Betiğimiz uçsuz
bucaksız bataklıklar ülkesi durumunda olan fakir Finlandiya’nın bir avuç
gönüllü Öğretmen, Doktor, Siyasetçi ve İşadamlarından oluşan ülke
sevdalılarının gayretleriyle bataklıklardan Beyaz Zambaklar Ülkesi’ne dönüşüm
sürecini konu edinmiştir.
Finliler kendilerine
‘‘Suom’’ derler kendi ülkelerine ise ‘‘Suomi’’ adını verirler. Suomi bataklık
arazi demektir. İşte Suomi’nin makûs talihi Snelman adındaki bir bilim adamı ve
ekibi tarafından değişecektir. Snelman ve arkadaşları Fin kültürünü yükseltmek
amacıyla ülkeyi köy köy dolaşmış ve gittikleri yerlerde köylüleri eğiterek
amaçlarını gerçekleştirmişlerdir.
Snelman’a göre
‘‘Aydın’’ olmak, modaya uygun elbise giymek, kolalı gömlek giyinmek değildir.
Aydın kesimin öncelikli görevi milli düşünceyi geliştirmek, milli vicdanı
uyandırmak ve milli iradeyi güçlendirerek köylülere işçilere nasıl daha iyi
yaşayabileceklerini göstermektir.
Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ün askeri okullarda okutulmasını tavsiye ettiği bu betikte ülkesini
yüceltme davasına gönül vermiş bir avuç eğitim gönüllüsünün destansı mücadelesi
siz okurlarını beklemektedir.