Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?

Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?(ATSIZ)

Uzak uzak ülkelerden döndüm seferden;

Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden(ATSIZ)

Şiir okuyacağım.Dinlemeye geliniz...

Çok da alkış istemem: İncinmesin eliniz!(A.Nihat Asya)

OKU,BEĞEN,PAYLAŞ

DESTEK OL...

Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var

Aldanmaki şair sözü elbette yalandır.(Fuzuli)

Etiketler

Çardak han etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çardak han etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mart 2016 Cuma

Medeniyetin Unutturduğu Çardak Han


Merhaba sevgili tarih dostları bugünkü yazımızın konusunu Çardak Han oluşturuyor. Çardak han, Denizli ilinin Çardak ilçesinin Saray mahallesinde yer alır ve ‘‘Hanbad, Hanabad veya Çardak Han’’ adlarıyla bilir.

Çardak Hanın giriş kapısının üzerindeki iki yanında bulunan aslan heykelleri arasındaki kervansarayın kitabesinde yapının Türkiye Selçuklu Devleti Hükümdarı Sultan I. Alâeddin Keykubad zamanında, Esedüddin Ayaz bin Abdullah Eş- Şihabi tarafından hicri 627(Ramazan), miladi 1230 Temmuz-Ağustos tarihinde inşa ettirildiği anlaşılmaktadır.


Çardak han, Arapça yedi satırlık kitabesinde ‘‘Ribat’’ olarak geçmektedir. Kitabenin günümüz Türkçesinde karşılığı şu şekildedir: 

‘‘Bu Ribatın yapılması, dostumuz ve efendimiz,adil sultan, din ve dünyanın en büyüğü, fetih babası, müminlerin emiri, Keyhüsrev oğlu, Keykubad zamanında emredilmiştir. Şerefli kulların en küçüğü, mevlana, din, devlet ve milletin olgunu Abdullah Şihabi oğlu Ayaz (tarafından) altı yüz yirmi yedi yılı, muazzam Ramazan  ayında’’(yaptırılmıştır). 



Çardak han, iç süslemeleri bakımından da kendisinden söz ettiriyor. Hana girdiğimizde sağ taraftaki duvarlar üzerindeki kabartmaları görür görmez hayran oluyoruz. Kabartmalarda İnsana benzeyen bir boğa başı, balık figürü ve insan başı bulunuyor. Bolluk ve bereketin sembolü olan balık figürünün detayları ise işte bu gerçek sanat dedirtecek güzelliktedir.




Çardak han içerisinde gezerken önümüze bir çukur çıkıyor. Bu da neyin nesi? Diye kendi kendimize soruyoruz ve sonradan öğreniyoruz ki; güzel memleketimin çalışmadan para kazanıp zengin olma hayalleri kuran kendilerine defineci denen tarihi eser fareleri gene iş başında…


Medeniyetin unutturduğu Çardak han bugün bakımsızlıktan yıkılıyor. Ve hiçbir yetkili gereğini yapmıyor. Aslında yıkılanın, değerlerimiz olduğu gerçeğini ne zaman göreceğiz?



      Çardak hanı arkamızda bırakıp uzaklaşırken keşke böyle olmasaymış diye hayıflanmak yerine; Çardak han için restorasyon yapılmalı bunu yetkililere iletmeliyim diye kendime görev addediyorum. Sonra İçimden güçlü bir ses yükseliyor ve diyor ki:
Türkiye’de bana bir tane doğru düzgün yapılmış restorasyon çalışması göstersene

Yazıma burada son verirken iç sesime hak veriyor ve medeni dünyaya! dönüyorum.